Akne Nedir?
Genel olarak 'sivilce' adıyla bildiğimiz akne en
sık rastlanan cilt problemidir. Her 100
yetişkinin 85'inin hayatının bir döneminde geçip
gider, 15'inde ise tedavisi güç bir hal alır.
Akne derimizde bulunan yağ bezlerinin bir
hastalığıdır, normalde bu bezlerin salgıladığı
yağın deri yüzeyine çıkarak atılması gerekir.
Ancak ergenlik döneminde yağ bezi daha fazla yağ
salgılar, bu yağın deri yüzeyine geçişini
sağlayan kanal yoğunlaşmış bir yağ kütlesi
nedeniyle tıkanır. Aknenin temel nedeni bu
tıkanmadır.

Aknenin Gelişimi
Bu tıkaç doğal bir boya nedeniyle (kirden
değil!) siyahlaşır ve cildimizde zaman zaman
gördüğümüz ve sıkmaya çalıştığımız siyah
noktalar oluşur. Ancak tek neden bu değildir.
Derimizde ne kadar temizlesek de birçok bakteri
bulunur. Bu bakteriler yağ bezlerinin tıkalı
olan kanallarından içeri girerek hem
varlıklarıyla hem de ortaya çıkardıkları
birtakım kimyasal maddeler nedeniyle tıkanmış
olan yağ bezinde iltihaba (enflamasyon) yol
açarlar.
Akne Kimde ve Neden Oluşur?
12-17 yaş grubundaki hemen hemen herkes, ırktan
ve etnik özelliklerden bağımsız olarak akne
problemi yaşayabilir. Bu kişilerin çoğu basit
tedavilerle akne probleminden kurtulabilirken,
daha ciddi durumdakiler uzun süreli tedavi
görmelidirler. Ergenlik dönemindeki gençlerin
neredeyse %40’ı akne sorunları için bir
dermatolog yardımına ihtiyaç duyacak kadar ciddi
sorunlar yaşamaktadır.
Pek çok kişide akne sorunu 10-13 yaşları
arasında ortaya çıkar. Genelde 5-10 yıl sürer ve
20’li yaşların başlarında geçer. Buna rağmen
aknenin 20’li ve 30’lu yaşlarda da devam ettiği,
hatta ergenlik döneminde akne sorunu yaşamayan
kişilerde yetişkinlikte akne problemi yaşandığı
da görülmektedir.
Akne lezyonları en çok yüzde oluşur ama aynı
zamanda boyun, çene, sırt, omuz, kafa derisi,
kollar ve bacakların üst kısmında da
görülebilir.
Ergenlik döneminde görülen aknelerin sebebi,
kişilerin çocukluktan gençliğe geçiş döneminde
yaşadıkları değişikliklerdir. Fiziksel olgunluğu
sağlayan hormonlar, yağ bezlerinin daha çok
sebum üretmesine neden olurlar.
Yağ
bezleri üzerinde en çok etkili olan hormon
androjen hormonudur. Erkeklik hormonu olan
androjen, kadınlarda da bir miktar bulunur.
Yağ bezleri, içinden bir kılın büyüdüğü kıl
foliküllerinde bulunurlar. Ergenlik döneminde
folikülün etrafında bulunan hücreler daha sık
dökülürler. Akneli kişilerde, akneli olmayan
kişilere göre hücreler daha çok dökülür ve
birbirine yapışır. Dökülen hücreler sebumla
karışıp birbirine yapıştığında, folikülün ağzını
tıkamaktadır. Bu esnada yağ bezleri sebum
üretmeye devam etmekte ve foliküller sebumla
dolmaktadır.
Buna ek olarak, ciltte yaşayan bir bakteri olan
P.acnes, kapalı kıl foliküllerinde, daha kolay
ve hızlı bir şekilde çoğalmaya başlar. Bu
bakteri ciltte inflamasyona neden olan tahrişler
yaratır; bazen folikülün duvarı patlayarak
enfeksiyon cilde yayılır. Akne lezyonlarının
siyah nokta lardan, sivilcelere, onların da
nodüllere dönüşmesi işte bu şeklide olmaktadır.

Aknenin Dört Temel Nedeni
Akne, kıl-yağ bezleri biriminin hastalığıdır.
Yağ bezleri isimlerini ürettikleri yağlı bir
madde olan sebum’dan alırlar. Normal şartlar
altında sebum, kıl folikülü boyunca ilerler ve
cilt yüzeyine çıkar. Akne oluştuğu zaman sebum
folikülün içinde kalır ve dışarı çıkamaz.
Akneler yağ bezlerinin daha yoğun olarak
bulunduğu yüz, boyun, sırt, kolların üstü ve
omuzlar gibi bölgelerde daha çok oluşur. Siyah
nokta şeklindeki akne lezyonlarına komedon adı
verilirken, kırmızı, şişmiş ve irinli lezyonlara
papül, nodül ve püstül denilmektedir.
Komedonların oluşmasını sağlayan dört temel
etken vardır:
Hormonlar (androjenler):
Akneler genelde, vücut androjen hormonunu daha
fazla üretmeye başladığı zaman oluşur. Androjen
üretimi 11-14 yaşları arasında en üst seviyeye
ulaştığında akneler de artmaktadır. Genç
kadınlarda menstrüel döngü nedeniyle değişen
hormon seviyeleri aknelerde alevlenmelere neden
olmaktadır. Bu değişiklikler yağ bezlerinin
androjenlere olan hassasiyetini de
etkilemektedir.
Artan sebum üretimi:
Yağ bezleri androjenler tarafından uyarıldıktan
sonra daha fazla sebum üretmeye başlarlar. Yağlı
sebum, folikülün içinde birikir ve yukarıya
doğru hareket eder. Yukarı doğru hareket
ederken, normal cilt bakterileri ve ölü cilt
hücreleriyle birleşir. Sebum üretimi arttıkça,
kıl folikülünün tıkanma ve komedonlara neden
olma ihtimali de artmaktadır.
Folikülün içindeki değişiklikler:
Androjen üretimi arttıkça ve yağ bezleri
genişledikçe, kıl folikülünün cildin altına
doğru uzanan yapısı da değişime uğramaktadır.
Normalde ölü hücreler kademeli olarak dökülürler
ve cilt yüzeyinden uzaklaşırlar. Ergenlik
döneminde hücreler daha sık dökülürler ve
birleşip yapışmaya daha müsaittirler, sebumla
temas ettiklerinde folikülü tıkayabilirler. Bu
durumda sebum ve ölü hücreler folikülde bir
tıkaç oluştururlar.
Bakteri
Kapalı folikül, bakterilerin üremesi için uygun
bir ortamdır. Özellikle bu ortamda yaşayan
bakteri P. acnes bakterisidir. Bu bakteri,
sebumla beslenir ve aknesi olsun olmasın
herkesin cildinde bulunur. Yağ bezi tıkandığında
ve içi sebumla dolduğunda P.acnes bakterisi çok
daha çabuk çoğalır. Bakterinin ürettiği
kimyasallar folikül içinde ve cilt yüzeyinde
inflamasyona neden olur.
Tüm bilgileri birleştirirsek...
Tıkalı foliküller iki çeşit akne oluşumuna neden
olabilirler:
(1) komedon, ya da enfeksiyonsuz siyah noktalar,
ya da
(2) papül, püstül ve nodül adı verilen
enfeksiyonlu lezyonlar

Cilt Yapısı
Cilt, vücudu dışarıya karşı koruyan bir
bariyerdir. Aynı zamanda vücut ısısını ve su
dengesini korur, çeşitli zararlı maddelerin ter
yoluyla vücuttan atılımını gerçekleştirir.
Kabaca üç tabakadan oluşur. En altta destek
dokusu olan kollajenden, kan damarları ve salgı
bezlerinden zengin dermis tabakası yer alır.
Ortada stratum bazale adı verilen sürekli yeni
hücrelerin yapıldığı tabaka vardır ki bu
hücreler yavaş yavaş cildin üst tabakalarına
doğru yolculuk ederler ve yaklaşık 14. günde
artık canlılıklarını kaybetmeye başlayarak en
üstte birikerek stratum korneumu (boynuzsu
tabaka) oluştururlar. Normal bir cildin
sağlığını ve güzelliğini sürdürebilmesi için en
üstteki ölü hücrelerin sürekli dökülüp
yenilenmeleri gerekir. Ancak günümüzde beslenme
alışkanlıkları, yeterince su ve taze sebze
tüketilmemesi, sigara dumanı, yetersiz egzersiz
ve stres gibi etkenlerin de katkısıyla bu ölü
hücreler beklenen hızda dökülemez ve tabakalar
halinde birikerek cildin üzerini örter, cansız,
sağlıksız, mat bir görüntü oluştururlar.
Sonrasında siyah noktalar ve komedonlar gelişir.
Akneye eğilimli ciltlerde ise bunları sivilceler
izler. Güneş ve yaşlanma da orta tabakada hücre
yenilenmesini yavaşlatarak ve destek dokusu olan
kollajende azalmaya neden olarak cilt sağlığını
olumsuz etkilerler.
Genetik Faktörler
Akne genetik özellikler de içeren bir olgudur.
Aslında herkes belli bir dereceye kadar akne
sorunu yaşayabilir, ama bazı kişilerin kimi akne
türlerine genetik bir yatkınlıkları vardır. Eğer
anne veya baba ergenlikte ya da hayatının
herhangi bir döneminde akne problemi yaşamışsa
çocuklarında akne görülme ihtimali daha
yüksektir.
Akne tedavisi konusunda özellikle son 15-20 yıl
içinde yaşanan gelişmeler sayesinde artık tedavi
edilemeyen akne türü kalmamıştır. Eğer böyle bir
risk altındaysanız yapmanız gereken onu bir
dermatoloğa götürmek ve tedavisini takip etmek
olmalıdır.
Kısa Kısa
-
Akne lezyonları
daha çok yüzde görülür, ama aynı zamanda
boyun, omuz, göğüs, kafa derisi, kalça, kol
ve bacaklarda da görülebilir.
-
Akne oluştuktan
sonra yüzeyde kalan kırmızı leke, bazen
ciltte 4-6 ay boyunca görülebilir. Sıcakta
ya da egzersiz sonrasında bu iz daha da
belirgin bir hale gelebilir.
-
Akne tedavisi
haftalar ya da aylar sürebilir.
-
Sadece bölgesel
tedavi işe yaramaz. Yüzün ve aknelerin
yayıldığı bölgenin tümü düzenli olarak
tedavi edilmelidir. Böylece yeni aknelerin
oluşması önlenebilir.
-
Akne geçici bir
problem değildir. Ancak tedavi edilebilir
bir durumdur. Ne kadar kısa süre içinde
tedaviye başlarsanız, o kadar kısa zamanda
iyileşme başlar.
-
Akneler bir
gecede iyileşmez, cildin tamamen düzelmesi
için zaman gerekmektedir.
-
Akne hemen her
zaman kozmetik bir hastalıktır. Genel
fiziksel sağlığa zarar veren bir durum
değildir.
-
Akneler ciltte
kalıcı izler bırakabilir ve bu da kişinin
ruhsal durumunu olumsuz etkileyebilir. Akne
hastalarının mutlaka bir dermatolog
gözetiminde tedavi olmaları gerekmektedir.
-
Bugün
geliştirilen pek çok ürün ve ilaç sayesinde
çocuğunuzun uzun süreli akne problemi
yaşamasına ve kalıcı izlere sahip olmasına
gerek yoktur.
-
Akneleri sıkmak
kalıcı izlere ve lekelere neden olur.
-
Erkekler uzun
süreli ve daha çok sayıda akne oluşmasına
eğilimlidirler.
-
Yapısal
özellikler ve hormonal değişiklikler aknenin
en önemli nedenleridir.

Akne Tedavisi Niçin Gereklidir?
Akne tedavisinin en önemli amaçlarından
birisi, iyileşmekte olan kist ve nodüllerin
cildinizde iz bırakmasını önlemektir. Çünkü
izler ortaya çıktıktan sonra cildi pürüzsüz bir
hale getirmek oldukça zordur.
İkinci önemli amaç akneli olarak
geçirdiğiniz süreyi (bu süre bazı olgularda 10
yıldan çok daha uzun olabilir) kısaltmaktır.
Üçüncü önemli amaç ise aknenin neden
olduğu hoş olmayan görüntüden dolayı
oluşabilecek sıkıntıyı ve olası psikolojik
sorunları ortadan kaldırmaktır.
Akne nasıl tedavi edilir?
Akne, ister hafif ister ciddi olsun
dermatoloğunuzun yardımıyla kontrollü ve güvenli
biçimde tedavi edilebilir. Ancak farklı türde ve
farklı ciddiyet derecesindeki akneler için
değişik tedavi seçenekleri vardır.
Dermatoloğunuzun önerilerine uymanız ve tedaviyi
bilinçli bir şekilde ve aksatmadan sürdürmeniz
gerekmektedir.
İlaç Tedavisi
Reçeteli ilaçlar mutlaka bir dermatolog
tarafından yazılmalıdır. Unutmayın ki; en etkili
tedavi bile aylar boyunca sürebilir. Akneden
şikayetçi olanların %92’si tedavi başladıktan
sonra altı ay içinde %80 iyileşme kaydederler.
Tedavi, tekrarlanan kürler nedeniyle uzayabilir.
Bu konuda sabırlı olmanız gerekmektedir.
1) Deriye yüzeysel olarak uygulanan (topikal)
tedavi alternatifleri:
Ergenlik döneminde görülen akneler (fizyolojik
akne) genellikle topikal tedaviye iyi yanıt
verirler. Ancak topikal tedavinin yanıt
vermediği durumlarda ağızdan ilaç tedavisi
gerekli olacaktır.
-
Benzol Peroksit
(Benzoyl Peroxide): Benzol peroksit akneye
neden olan P.Acnes bakterisini yok etmek
için kullanılır. Sonuç vermesi iki hafta
kadar zaman alır ve uzun süre düzenli olarak
kullanılması gerekmektedir. Yağ üretimini
durdurmadığı için kullanıma ara verildiği
takdirde akneler tekrarlar. Pek çok
losyonda, kremde ve jelde bulunmaktadır.
Daha hafif akne vakalarında kullanılması
tavsiye edilir.
-
Salicylic Acid
(Salisilik Asit): Salisilik Asit ciltteki
hücrelerin anormal olarak kuruyup
dökülmesine iyi gelmektedir. Yağ üretimine
ya da P.Acnes'ye doğrudan bir etkisi yoktur.
Tıpkı benzol peroksit gibi uzun süreli ve
düzenli olarak kullanımı gerekmektedir.
Kullanımı bıraktıktan sonra akneler yine
belirgin hale gelecektir. Piyasadaki pek çok
losyon ve kremin içeriğinde bulunmaktadır.
-
Topikal
antibiyotikler: P. acnes'in üremesini
durdurarak veya yavaşlatarak enfeksiyonu
engellemeye çalışır. Doktorunuz size krem,
jel ve losyon şeklindeki topikal
antibiyotiklerden birini önerebilir. Topikal
antibiyotiklerin, ağız yoluyla alınan
antibiyotiklere göre etkisi daha sınırlıdır.
-
Topikal
retinoid ilaçlar: Soyucu etkileri vardır.
Gözeneklerin dolmasını engelleyerek akneleri
kontrol altına alırlar. Benzol peroksit ve
ağızdan alınan antibiyotiklerle birlikte
kullanılabilirler. Bu konuda
dermatoloğunuzun önerilerini dikkatle
uygulamaya özen gösterin.
2) Ağızdan kullanılan ilaçlar:
Ağızdan ilaç kullanımı orta derecede ve şiddetli
aknesi olan hastalar için önerilmektedir. Bu tür
ilaçlar sıklıkla topikal tedavi ile birlikte
kullanıldığında daha iyi sonuç verir.

Temizleyiciler: Piyasada akneye
iyi geldiği söylenen pek çok sabun ve
temizleyici ürün bulabilirsiniz. Bu ürünlerden
çoğu aslında gereksizdir ve cilde ciddi zararlar
verebilir.
Akne İzleri
-
Aknede iz
oluşumu, sanıldığının aksine asıl olarak
derin kistlerin ve şiddetli enfeksiyonların
olduğu vakalarda saptanmaktadır.
-
Aknelerin
kızlarda ve erkeklerde iz bırakma riski
eşittir.
-
Aknede
oluşabilecek izin derecesini önceden
saptamak mümkün olmamasına rağmen, erken ve
etkili tedavinin iz oluşumunu önlediği
bilinmektedir.
-
Akne izleri,
şiddetli aknede vücudun tüm bölümlerinde
olabilirse de, göğüs ve sırtta daha
belirgindir.
-
Akneler
sıkılmadığı takdirde iz oluşturma ihtimali,
büyük ölçüde düşer.
Akne ile İlgili Yanlış Bilinenler
Akneler cildin yeterince temizlenmemesi
yüzünden oluşur. (YANLIŞ)
Akne esas olarak kir ya da yüzey yağları
nedeniyle oluşmaz. Her ne kadar fazla yağlar,
ölü hücreler ve gün içinde biriken kirler cildi
bakımsız gösterse de bunları elle ovalayarak
temizlememelidir. Cildi temiz tutmanın
kesinlikle birtakım yararları vardır ama aşırı
yıkama vücudun daha fazla yağ üretmesine ve
aknenin daha kötü olmasına neden olur. Bir
miktar sebum, derinin çok fazla kurumasını
önlemek için gereklidir; dolayısıyla aşırı
yıkama yarardan çok zarar getirebilir.
Çocuğumun cildini nasıl temizlemeliyiz?
-
Eğer
çocuğunuzun aknesi varsa yüzünü cilde zarar
vermeyen temizleyicilerle düzenli olarak
temizlemeniz gerekmektedir. Yüzüne
dokunmadan önce mutlaka ellerini yıkamasını
sağlayın.
-
Yüzünü dairesel
hareketlerle yavaşça yıkasın. Sakın sert
hareketlerle fırçalamasın, bu sadece cildin
tahriş olmasına ve aknelerin alevlenmesine
sebep olacaktır.
-
Yüzünü günde
iki defa ılık su ve beyaz, kokusuz, pH: 5.5
olan bir sabunla yıkasın. Yumuşak, temiz ve
kuru bir havluyla kurulasın.
-
Yağlı
temizleyicileri, fondötenleri, içerdiği
maddeleri tam olarak bilmediğiniz güneş
koruma kremlerini ve ilaç içeren ürünleri
kullanmasını engelleyin.
-
Akneler kirden
oluşmaz. Aslında yağlı ciltli insanlar diğer
insanlara göre daha temiz bir cilde
sahiptirler; çünkü ciltlerini daha sık
temizlerler. Ama aşırı yıkama akneleri daha
kötüleştirir, cildi kurutur, kızartır ve
yara oluşumuna yol açabilir.
Yüzüne çok sık dokunmasını önlemeye çalışın.
Yüzüne her dokunduğunda akneye neden olan
yağları ve bakterileri yaydığını ona anlatın.
Yağlı gıdalar akneye neden olur. (YANLIŞ)
Artık günümüzde akneli kişilerde balıkyağı,
çikolata, patlamış mısır, süt ve yağlı
yiyecekleri kısıtlama eğilimi ortadan
kalkmıştır. Çünkü bilimsel araştırmalar aknenin
beslenme ile bir ilişkisi olmadığını
göstermektedir.
Stres akneyi etkilemez. (YANLIŞ)
Stres doğrudan doğruya akneye neden olmaz ama
durumunu ağırlaştırabilir. Akneye yatkın
insanlarda, stresli durumlarda artan hormon
üretimi sonucunda aknelerde alevlenmeler meydana
gelebilir.
Güneşlenmek akneleri iyileştirir.
(YANLIŞ)
Bronzlaşmış ciltte leke ve izler daha az
görülür. Çok düşük dozda güneşin aknelere iyi
geldiği iddia edilmektedir. Ancak doz ve süre
uzadıkça ne yazık ki sivilceler daha da
artabilir. Çünkü güneşe bağlı terlemenin artması
yine gözenekleri tıkayan bir başka faktör
yaratacaktır. Ayrıca uzun süre güneşe maruz
kalmak, cildin kalınlaşmasına, kurumasına ve
gözeneklerin sert bir tıkaçla tıkanmasına yol
açmaktadır. Öte yandan ultraviyolenin genel
olarak cilt sağlığına yönelik zararları giderek
daha da çok fark edilmektedir.
Dermatologların pek çoğu akne lezyonlarının yaz
tatilleri sonrasında arttığını gözlemlemiştir.
Güneşten korunmanın en kolay ve etkili yolu ise
ince bir “t-shirt” giymek ve şapka takmaktır.
Eğer siz ve çocuğunuz güneşe maruz kalacaksanız
15 ya da daha yüksek koruma faktörlü bir
koruyucu krem kullanmayı unutmayın. Yağsız ve
komedon oluşturmayan bir koruyucu kullanmanız
çok daha iyi olacaktır. Cilt tipinize göre
güneşten korunmak için kullanmanız gereken
koruyucu faktörlerle ilgili bilgileri aşağıdaki
tablodan bulabilirsiniz.
Tip |
Cilt Türü |
Saç Rengi |
Özellikleri |
Önerilen güneşten koruma faktörü |
Gündelik kullanım |
Açık havada |
I |
Çok beyaz |
Kızıl |
Kolay yanar, hiç bronzlaşmaz |
15 |
25-30 |
II |
Beyaz |
Sarı, kestane |
Kolay yanar, hafif bronzlaşır |
12-15 |
25-30 |
III |
Buğday |
Kestane, siyah |
Bazen yanar, orta düzeyde bronzlaşır |
8-10 |
15 |
IV |
Esmer (Akdeniz) |
Siyah |
Az yanar, iyi bronzlaşır |
6-8 |
15 |
V |
Koyu esmer (Ortadoğu) |
Siyah |
Nadiren yanar, yoğun bronzlaşır |
6-8 |
15 |
VI |
Siyahi (Zenci) |
Siyah |
Hemen hiç yanmaz, koyu renkli |
6-8 |
15 |
Akneyi kendi haline bırakın. (YANLIŞ)
Akne tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Günümüzde geliştirilen yeni tedavi yöntemleri ve
ilaçlar sayesinde hiç kimsenin aknelerle
yaşamasına gerek yoktur.
Yetişkinlerde Akne
Akne genelde vücudun erkeklik hormonu olan
androjenin yüksek miktarda salgılandığı ergenlik
döneminde görülür ve 20'li yaşlarda azalarak
kendiliğinden geçer. Ama bazı yetişkinlerde akne
problemi 30'lu hatta 40'lı yaşlarda bile devam
eder.
Bunun en büyük nedeni hamilelik, menapoz sonucu
oluşan hormonal dengesizlikler ve genetik
özelliklerdir. Yetişkinlerde görülen akneler
dermatoloğa başvurulduğu takdirde tıpkı ergenlik
akneleri gibi tedavi edilebilir.
Öneriler
-
Yorgunluk ve
stresin; stres hormonlarını ve dolaylı
olarak yağ yapımını artırdığı bilinmektedir.
Yorgunluk ve stresten olabildiğince uzak
kalmaya çalışın.
-
Uyku esnasında
cilt beslenmekte ve kendini yenilemektedir.
Bu yüzden uykunuzu iyi almaya özen gösterin.
-
Egzersiz
herşeyden önce genel sağlık için çok
yararlıdır. Kan dolaşımını hızlandırır ve
cildin de aralarında bulunduğu hayati
organlara daha fazla oksijen gitmesini
sağlar. Egzersizden sonra yüzünüzde biriken
ve bakteriler için ortam yaratan yağ ve teri
mutlaka dikkatlice yıkayın. Aksi takdirde
aknelerin artması mümkündür.
-
Su, vücut ve
ciltteki hücrelerin içeriğinin önemli bir
bölümünü oluşturur, toksinlerin vücuttan
atılmasını kolaylaştırır ve besinlerin
vücutta taşınmasını sağlar. Su içmek
akneleri yok etmez ama cildin sağlığını
korumaya yardımcı olur.
-
Saunalardan ve
havalandırması olmayan mutfaklardan uzak
durun.
-
Akneleri
sıkmayın, üzerindeki deriyi ve iltihaplı
kısımları koparmayın.
-
Ellerinizi sık
sık yıkayın. Zaman zaman çok güçlü bir istek
duysanız bile akneleri sıkmayın. Okurken,
televizyon izlerken ya da ders çalışırken
ellerinizin yüzünüzden uzak tutmasına özen
gösterin..
-
Yüzünüzü günde
iki defa dermatoloğunuzun önerdiği bir
sabunla yıkayın. Havlunuzu her gün
değiştirin. (Nemli havlu bakterilerin
üremesi için çok uygun bir ortamdır).
-
Haftada en az
iki kez saçınızı yıkayın. Uyurken
saçlarınızı yüzünüzden uzak tutmaya çalışın.
Gün içinde saçlarını yüzüne değmeyecek
şekilde toplayın ve aşırı güneşlenmeyin.